Ekonomi yönetiminin yeni rotası belli: Dış kaynaklı sermaye ile makro istikrar sağlamak.
Ancak bu stratejinin Türkiye’nin üretim üssü İnegöl’de nasıl bir etki yaratacağı henüz
yeterince konuşulmuyor.
Oysa İnegöl’de sadece mobilya üretilmiyor, aynı zamanda Türkiye'nin üretim nabzı da
burada atıyor.
Dış Kaynak Gelirse, İç Kaynak Ne Olur?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in yürüttüğü politikalar; kur artışı, faiz yükselişi
ve tüketimde daralma gibi sonuçları beraberinde getiriyor.
Bu yeni düzende İnegöl mobilya sektörü için riskler de fırsatlar da büyük:
• İç pazarda daralma kapıda,
• Alım gücü düşüyor,
• Küçük ve orta ölçekli işletmeler finansmana ulaşmakta zorlanıyor.
Kısacası, "Güçlü olan ayakta kalacak, zayıf olan savrulacak" denklemi giderek netleşiyor.
Peki, İnegöl bu süreçte nasıl bir yol izlemeli?
İnegöl Mobilyacısı İçin 5 Maddelik Yol Haritası
1. Fiyatla Değil, Değerle Rekabet Zamanı
Kur artışıyla birlikte maliyetlerin artması kaçınılmaz. Artık "en ucuz olmak" yerine
"neden tercih edildiğini anlatabilen" markalar öne çıkacak.
İnegöl mobilyacısı tarafından müşteriye şu mesaj net verilmeli:
“Tercih edilmemin bir sebebi var: Ürettiğim kalite, sunduğum tasarım ve verdiğim güven
fark yaratıyor.”
• Ürünlerin hikâyesi olmalı,
• Marka kimliği tutarlı olmalı,
• Mağaza deneyimi, ambalaj, satış sonrası hizmet bile bu algının parçası olmalı.
• Çeşitlilik Stratejisi ile tasarlanan tüketicinin bütçesine göre parça parça
alabileceği, sonradan genişletebilir sistemler. (Örn: Koltuk + sonradan eklenebilir
yatak modülü).
• Sınırlı Seri Tasarımlar; Yerel sanatçılarla iş birliğiyle özgün, hikayesi olan
koleksiyonlar oluşturulmalı.
• “10 Yıl Garantili İnegöl İşçiliği” gibi sertifikasyonlu güven mesajları verilmeli..
"Kaliteli ama ulaşılabilir" kavramı yeniden tanımlanmalı:
Sadece uygun fiyatlı değil, parasının karşılığını fazlasıyla veren mobilya markası
olunmalı.
2. Dış Pazarlara Yönelme Zamanı
“Hangi pazarda, nasıl öne çıkabilirim?” sorusu artık ertelenmemeli. İnegöl mobilyacısı
dijital vitrini güçlendirmeli: Online showroom yatırımları yapılmalı, kataloglar birçok
dillerde hazırlanmalı. Kendi markamızı uluslararası bir dilde anlatabilmeliyiz.
3. Esnek Ödeme Sistemleri Şart
Kredi kartı limitleri düşerken, tüketicinin ulaşımını kolaylaştıracak finansman çözümleri
üretilmeli. Taksitli sistemler, tüketici kredisi iş birlikleri gibi alternatifler masaya
yatırılmalı.
4. Verimlilik ve Otomasyon Öncelik Olmalı
Enerji, işçilik ve hammadde maliyetlerinin yükseldiği bu dönemde verimlilik artık bir
lüks değil, zorunluluk. Üretimde dijital planlama yazılımları, CNC yatırımları ve stok
optimizasyonları ön plana çıkmalı.
5. İnsan Kaynağını Elden Bırakma
Kriz döneminde personel azaltımı sıkça görülse de, nitelikli insan kaynağını elde tutmak
bu sürecin en stratejik adımı. Bugün kadrosunu koruyanlar, yarın büyüyenler olacak.
Son Söz: İnegöl Rotasını Korumalı
Küresel sermaye gelir mi, gider mi bilinmez...
Ama İnegöl’ün üretim disiplini bozulmamalı.
Ekonomi politikaları değişir, ancak emeğin değeri, üretimin ahlakı ve stratejik akıl hep
sabit kalmalı.
Bu dönemi bir “daralma süreci” olarak değil, bir “yeniden yapılanma fırsatı” olarak
görmeliyiz.
Zira tarih şunu göstermiştir:
Dalgalarda batanlar, gemiyi değil, rotayı terk edenlerdir.
Fatih Yıldırım
Dijital Düşünür / Marka İletişimi Stratejisti